DİSLEKSİ
Toplumda en
sık rastlanan öğrenme bozukluklarından birisidir disleksi. İlk defa 1896
yılında ingiliz bir doktor olan W. Pringle Morgan tarafından British Medical
Journal ‘da yayımlanmıştır. Morgan makalesinde Percy isimli on dört yaşındaki
erkek çocuğun çok zeki olduğunu, akranları ile oyunlarda kıyaslandığında her
çocuktan daha pratik ve atik olduğunu ama okuyamadığından bahsetmektedir. O
dönemde disleksinin bir tür görme kusuru olduğu üzerinde duruluyordu çünkü disleksi
tanısı konulmuş bireylerin harfleri tersten okuduğu ya da karıştırdığı en
belirgin özellikti. Tedavi amaçlı göz eğitimleri ön planda idi. Daha sonra
yapılan çalışmalarda disleksinin göz kusurları ile ilgili bir rahatsızlık
olmayıp dil sorunları ile beraber görüldüğü ortaya çıktı.
Disleksinin
asıl sorunları dil ve hafıza ile ortaya çıkan bir öğrenme bozukluğudur.
Disleksi olan kişiler dil ile ilgili derslerde sorun yaşarlar ve her şeyi
unuturlar. Normal bireylerde öğrenme için beynin sol ön lobu kullanılırken
disleksi olan bireyler beynin sol ön lobunu kullanamazlar. Günümüzde disleksi
olan bireylerin sayısal zekaları diğerlerine göre çok yüksektir. Disleksi
bireyler sayısal derslerde çok başarılı olurken sözel derslerde akranlarından
çok geride kalıp başarısız olurlar. Ama bu onların sözel konularda zeki
olmadığını göstermez aksine disleksi bireylerin normal kişilere göre iki kat
daha fazla hayal güçleri vardır fakat kitaplarla araları pek iyi değildir. Bir
kitabı anlamak için defalarca okumaları gerekir.
Disleksi
olan insanlar dahi kişilerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder